Sık Sorulan Sorular
Türkiye Madeni Yağ endüstrisi hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye yurt içi toplam madeni yağ tüketimine (Tablo1) ilişkin olarak Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 2004 yılına kadar yayınlanmış veriler bulunmaktadır.
Tablo 1: Türkiye Yurt İçi Madeni Yağ Tüketimi
Kaynak: EPDK “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”
EPDK tarafından ilan edilen Madeni Yağ piyasasında faaliyet gösteren firma sayısı hâlihazırda 205’dir. Bunun yanı sıra PETDER’in girişimi ile bağımsız bir gözetim ve denetim şirketi olan PWC tarafından hazırlanan sektör raporları AKPET, ALPET, BP, CASTROL, EXXONMOBIL, OPET, POAŞ, SHELL, TOTAL firmalarının gönüllü katılımı ile sağlanan ve toplam madeni yağ pazarının yaklaşık % 80’lik bölümünü temsil ettiği tahmin edilen ürün bazında madeni yağ tüketim verileri bu konuda referans olarak alınabilir.
Tablo 3: Madeni Yağ Yurt İçi Tüketimi
Kaynak: PETDER “Petrol Sanayi Derneği”
2005–2007 yılları arasında toplam baz yağ tüketim rakamları ile yurt içi tahmini madeni yağ tüketim verilerine bakıldığında ülke ihtiyacının üzerinde yaklaşık 250-300 ton dolaylarında baz yağ tüketildiği ortaya çıkmaktadır. Madeni yağ sektöründe kullanılmak üzere baz yağ olarak ithal edilen bu miktarın geçtiğimiz yıllarda Türkiye motorin piyasasında yaygın olarak kullanılan ve satılan 10 numara yağ adı altında yapılan piyasa faaliyetlerinden kaynaklandığı görülmüştür.
Tablo 1: Türkiye Yurt İçi Madeni Yağ Tüketimi
Yıllar | 1999 | 2000 | 2001 | 2002 | 2003 | 2004 |
Toplam Tüketim (ton) | 387.994 | 489.841 | 335.350 | 412.612 | 489.892 | 562.655 |
Kaynak: PIGM “Petrol İşleri Genel Müdürlüğü”
2005 -2008 yılları arasında Türkiye’de tüketilen toplam madeni yağ rakamına ilişkin aynı sistem içinde derlenmiş bir veri bulunmamakla birlikte baz yağ tüketim miktarları (Tablo2) için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yayınlamış olduğu ve aşağıdaki tabloda verilen rakamlarda mevcuttur.
Tablo 2: Türkiye Baz Yağ Tüketimi
Yıllar | 2005 | 2006 | 2007 |
Toplam Tüketim (ton) | 552.663 | 613.213 | 729.600 |
Kaynak: EPDK “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”
EPDK tarafından ilan edilen Madeni Yağ piyasasında faaliyet gösteren firma sayısı hâlihazırda 205’dir. Bunun yanı sıra PETDER’in girişimi ile bağımsız bir gözetim ve denetim şirketi olan PWC tarafından hazırlanan sektör raporları AKPET, ALPET, BP, CASTROL, EXXONMOBIL, OPET, POAŞ, SHELL, TOTAL firmalarının gönüllü katılımı ile sağlanan ve toplam madeni yağ pazarının yaklaşık % 80’lik bölümünü temsil ettiği tahmin edilen ürün bazında madeni yağ tüketim verileri bu konuda referans olarak alınabilir.
Tablo 3: Madeni Yağ Yurt İçi Tüketimi
Toplam (ton) | 2005 | 2006 | 2007 |
Transmisyon Yağları | 21.235 | 24.426 | 23.800 |
Kimyasallar (Antifriz, Hidrolik Fren) | 32.296 | 34.889 | 27.399 |
Endüstriyel Yağlar | 101.636 | 102.159 | 107.037 |
Deniz Yağları | 26.652 | 26.982 | 26.759 |
Gresler | 11.651 | 13.138 | 12.730 |
Motor Yağı | 146.988 | 158.595 | 150.256 |
Toplam Madeni Yağ Üretimi (9 şirket) | 340.457 | 360.189 | 347.981 |
Motor Yağı Pazar Payı % (9 şirket) | %82 | %82 | %82 |
Tahmini Hesaplanan Yurt İçi Tüketim (ton) | 425.000 | 450.000 | 435.000 |
Kaynak: PETDER “Petrol Sanayi Derneği”
2005–2007 yılları arasında toplam baz yağ tüketim rakamları ile yurt içi tahmini madeni yağ tüketim verilerine bakıldığında ülke ihtiyacının üzerinde yaklaşık 250-300 ton dolaylarında baz yağ tüketildiği ortaya çıkmaktadır. Madeni yağ sektöründe kullanılmak üzere baz yağ olarak ithal edilen bu miktarın geçtiğimiz yıllarda Türkiye motorin piyasasında yaygın olarak kullanılan ve satılan 10 numara yağ adı altında yapılan piyasa faaliyetlerinden kaynaklandığı görülmüştür.
Ülkemizde oluşan atık yağın kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin yaklaşık olarak 500.000 ton civarında bir yağ tüketimi vardır. Kayıtlara göre 720 bin ton olarak görülen madeni yağ tüketim miktarının 220 bin tonluk bölümünün “on numara yağ” adı altında piyasaya sürüldüğü ve yakıt olarak piyasaya sürüldüğü tahmin edilmektedir.
Gerçekte ülke madeni yağ ihtiyacı olan bu miktarın yaklaşık yarısının (yaklaşık 250 bin ton) atık yağ olarak çıktığını kabul edilebilir. Oluşan atık yağın yaklaşık 120 bin tonunun atık motor yağı olduğu geri kalanının ise endüstride kullanılan yağlardan oluştuğu tahmin edilmektedir.
Tüm ülke genelinde PETDER dahil yıllara göre toplanan atık motor ve atık endüstriyel yağ miktarı;
» 2004 yılında 1.446 ton,
» 2005 yılında 11.785 ton,
» 2006 yılında 26.836 ton,
» 2007 yılında 34.280 ton
olarak gerçekleşmiştir.
Sadece PETDER tarafından toplanan atık motor yağı miktarı;
» 2004 yılında 1.446 ton,
» 2005 yılında 7.500 ton,
» 2006 yılında 10.500 ton,
» 2007 yılında 15.000 ton
madeni atık yağ toplamıştır.
2008 yılında toplanabilecek atık motor yağı miktarının ise yaklaşık 16.100 ton olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
Kayıt altına alınamayan atık motor yağı miktarı yaklaşık 100 bin ton’dur. Bu miktardaki yağın kayıt altına alınamamasının ana sebebi; “10 numara yağ” diye de anıldığı şekli ile yağın araçlarda yakıt olarak kullanılmasıdır. Yol kenarlarında hatta her yerde on numara yağ adı altında, basit renk açma işleminden geçirildikten sonra başta motorin piyasası olmak üzere akaryakıt pazarına satılmakta atık yağlar, ürünün yakıt ile karıştırılması ile elde edilmekte ve çevre ve insan sağlığına zarar vermektedir.
Gerçekte ülke madeni yağ ihtiyacı olan bu miktarın yaklaşık yarısının (yaklaşık 250 bin ton) atık yağ olarak çıktığını kabul edilebilir. Oluşan atık yağın yaklaşık 120 bin tonunun atık motor yağı olduğu geri kalanının ise endüstride kullanılan yağlardan oluştuğu tahmin edilmektedir.
Tüm ülke genelinde PETDER dahil yıllara göre toplanan atık motor ve atık endüstriyel yağ miktarı;
» 2004 yılında 1.446 ton,
» 2005 yılında 11.785 ton,
» 2006 yılında 26.836 ton,
» 2007 yılında 34.280 ton
olarak gerçekleşmiştir.
Sadece PETDER tarafından toplanan atık motor yağı miktarı;
» 2004 yılında 1.446 ton,
» 2005 yılında 7.500 ton,
» 2006 yılında 10.500 ton,
» 2007 yılında 15.000 ton
madeni atık yağ toplamıştır.
2008 yılında toplanabilecek atık motor yağı miktarının ise yaklaşık 16.100 ton olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
Kayıt altına alınamayan atık motor yağı miktarı yaklaşık 100 bin ton’dur. Bu miktardaki yağın kayıt altına alınamamasının ana sebebi; “10 numara yağ” diye de anıldığı şekli ile yağın araçlarda yakıt olarak kullanılmasıdır. Yol kenarlarında hatta her yerde on numara yağ adı altında, basit renk açma işleminden geçirildikten sonra başta motorin piyasası olmak üzere akaryakıt pazarına satılmakta atık yağlar, ürünün yakıt ile karıştırılması ile elde edilmekte ve çevre ve insan sağlığına zarar vermektedir.
Derneğinizin atık yağların toplanması ve bertaraf edilmesi yönündeki çalışmaları ve geleceğe dönük planları hakkında bilgi verir misiniz?
Güncel toplama rakamlarına ilişkin operasyonel veriler FAALİYET RAPORLARI başlığı altında detaylı olarak verilmektedir.
2004 yılından bugüne atık motor yağların toplanması ve bertarafının sağlanmasının yanında, Türkiye genelinde Çevre ve Orman Bakanlığı, İl çevre müdürlükleri veya Belediyelerin organize ettiği bilgilendirme toplantılarına katılım sağlanarak, yazılı ve görsel basın araçları kullanılarak toplumun bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
Yeni Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yeni mevzuatın topluma anlatılmasına yönelik olarak, ülke genelinde atık üreticileri telefonla aranarak birebir bilgilendirme yapılmış, internet ortamında e-posta yoluyla tüm üyeler ve servisleri içine alacak şekilde çok geniş bir kitleye bilgilendirme yapılmıştır.
PETDER, Bakanlığın Yetkilendirmesi sonrasında aynı kararlılıkla daha etkin bir şekilde çalışmalarına tüm ülke genelinde sürdürmeye devam edecektir.
Geçtiğimiz yıl toplanan 15.080 kg olan miktarın, ay bazında dağılımına baktığımızda yaklaşık 1.250 ton/ay olduğunu görmekteyiz. Öncelikli olarak bu rakamı aylık 2.000 tona yükseltilmesi hedeflenmektedir.
2004 yılından bugüne atık motor yağların toplanması ve bertarafının sağlanmasının yanında, Türkiye genelinde Çevre ve Orman Bakanlığı, İl çevre müdürlükleri veya Belediyelerin organize ettiği bilgilendirme toplantılarına katılım sağlanarak, yazılı ve görsel basın araçları kullanılarak toplumun bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
Yeni Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yeni mevzuatın topluma anlatılmasına yönelik olarak, ülke genelinde atık üreticileri telefonla aranarak birebir bilgilendirme yapılmış, internet ortamında e-posta yoluyla tüm üyeler ve servisleri içine alacak şekilde çok geniş bir kitleye bilgilendirme yapılmıştır.
PETDER, Bakanlığın Yetkilendirmesi sonrasında aynı kararlılıkla daha etkin bir şekilde çalışmalarına tüm ülke genelinde sürdürmeye devam edecektir.
Geçtiğimiz yıl toplanan 15.080 kg olan miktarın, ay bazında dağılımına baktığımızda yaklaşık 1.250 ton/ay olduğunu görmekteyiz. Öncelikli olarak bu rakamı aylık 2.000 tona yükseltilmesi hedeflenmektedir.
Mevcut düzenlemelere ek olarak alınması gereken tedbirler nelerdir?
Mevcut düzenlemelere ilave olarak alınacak tedbirlerin başında denetimler bulunuyor. Yönetmeliğe aykırı uygulamaların cezalandırılmadığı bir ortamda, hedeflenen başarıya ulaşılması mümkün olmayacaktır. Belediyelerin atık motor yağlarının toplanması konusunu öncelikli gündem maddeleri arasına almaları gerekiyor. Bazı belediyeler atık motor yağlarının toplanması hususunda gerek toplumun bilinçlendirilmesi gerekse işletmelerin denetiminde etkin bir rol üstleniyor. Belediye personelinin yaptığı denetimler atık yağların toplanmasına son derece önemli katkı sağlıyor.
Çeşitli kamu ve özel kuruluşlar, atık yağları ihale yoluyla veya ücret karşılığı satması, Yönetmelikte yasaklanmasına rağmen yapılan yaygın bir uygulama olarak devam ediyor. Atıkların çevre ve insan sağlığına verdiği zararları düşünmeksizin, atıklarını satarak yüksek gelir elde etmek gayretindeki işletmelerin Yönetmelik hükümleri dışında hareket ederek gerçeği yansıtmayan kategori test raporları düzenlettiği ve özellikle atıklarını birinci kategori olarak gösterme gayreti içine girdikleri görülüyor. Bunun sonucunda Türkiye’nin bir ucunda çıkan atık yağlar, başka bir ucunda bulunan İşleme Tesisi tarafından satın alınarak, taşınıyor. Bu durum Yönetmeliğin 7. maddesine göre “atık yağların en yakın lisanslı işleme ve bertaraf tesisine teslimi” ile ilgili Yönetmelik hükmüne aykırıdır. Yönetmeliğin bu maddesinin takibi ve kontrolü “İl Çevre ve Orman Müdürlükleri”nin görev ve yetkileri arasında.
Çeşitli kamu ve özel kuruluşlar, atık yağları ihale yoluyla veya ücret karşılığı satması, Yönetmelikte yasaklanmasına rağmen yapılan yaygın bir uygulama olarak devam ediyor. Atıkların çevre ve insan sağlığına verdiği zararları düşünmeksizin, atıklarını satarak yüksek gelir elde etmek gayretindeki işletmelerin Yönetmelik hükümleri dışında hareket ederek gerçeği yansıtmayan kategori test raporları düzenlettiği ve özellikle atıklarını birinci kategori olarak gösterme gayreti içine girdikleri görülüyor. Bunun sonucunda Türkiye’nin bir ucunda çıkan atık yağlar, başka bir ucunda bulunan İşleme Tesisi tarafından satın alınarak, taşınıyor. Bu durum Yönetmeliğin 7. maddesine göre “atık yağların en yakın lisanslı işleme ve bertaraf tesisine teslimi” ile ilgili Yönetmelik hükmüne aykırıdır. Yönetmeliğin bu maddesinin takibi ve kontrolü “İl Çevre ve Orman Müdürlükleri”nin görev ve yetkileri arasında.
Türkiye’deki uygulamaların AB müktesebatı ve uygulamaları ile karşılaştırır mısınız?
75/439/EEC sayılı AB Atık Yağlar Direktifi, atık yağların beratafı hususunda ana çerçeveyi belirlemiştir. Ülkeler bu direktif çerçevesinde kendi politikalarını oluşturmak ve Avrupa Birliği’ni bilgilendirmekle yükümlü. Üye ülkeler AB çerçeve direktifi içinde yer almak koşuluyla, belirledikleri politikalar doğrultusunda farklı uygulamalar yapmakta. Bu şekilde bakıldığında bazı ülkeler, rafinasyon tesislerinin maliyeti nedeniyle, atık yağların enerji değerinden yararlanmak üzere kullanımını desteklemekte veya Almanya gibi ülkelerde görüldüğü üzere, üst düzey teknolojiye sahip rafinasyon tesislerinin AB destekli olarak kurulumu teşvik edilmektedir. Atık yağların toplanmasıyla ilgili olarak genel anlamda yağ üreticisine sorumluluk verilmemekle birlikte üreticinin sorumlu kılındığı ülke örnekleri de bulunuyor.
AB Mevzuatı’na uyum yasaları çerçevesinde 21 Ocak 2004 tarihinde yayınlanan Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, ülke gerçekleri, sektörün beklentileri ve “Özel Atık Yönetimi Alanında Türkiye’nin Kapasitesinin Güçlendirilmesine İlişkin Türk – Alman Eşleştirme Projesi” kapsamında yürütülen çalışmalar sonucunda, 30 Temmuz 2008 tarihinde yenilenerek yürürlüğe koyuldu.
Avrupa ülkelerindeki toplama miktarları ile ilgili edinilen bilgilere göre atık yağ toplama oranın en yüksek olduğu ülkelerin İngiltere ve Almanya en düşük olan ülkenin ise Yunanistan olduğu görülmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde toplanan atık yağların 24 % ünün ürün olarak geri kazanım, 48 %’inin enerji değerinden yararlanmak üzere geri kazanım işlemlerine tabi tutulduğunu 28%’inin ise kayıt altına alınamadığını görülmektedir. CONCAWE (Conservation of Clean Air and Water in Europe( Report no:5/96)
Türkiye’de yıllık 250 bin ton atık yağ oluştuğu kabul edilirse bunun yaklaşık 14% ‘ünün kayıt altına alındığı görülmektedir. 2007 verilerine göre toplanan atık yağların 7 %’si ürün olarak geri kazanım, 7 %’inin enerji değerinden yararlanmak üzere geri kazanım işlemlerine tabi tutulduğunu 86 %’inin ise kayıt altına alınamadığını görülmektedir.
AB üyesi ülkelerde toplam Baz Yağ Rafinerisi sayısı 20’dir. Sadece Ülkemizde Rafinasyon ve Rejenerasyon tesisi lisansına sahip 20 işletme bulunuyor olması ise dikkat çekicidir.
AB üyesi ülkeler tarafından uygulanan ve desteklenen “Atık Yağ Geri Kazanım Faaliyetleri” modern teknolojilerle yenilenen, atık yağdan üretim yapan işletmelere ciddi sorumluluklar yükleyen “Kalite Güvence Sistemi” içinde bir yapılanmadır. Bu çerçevede AB uygulamalarında atık madeni yağların sadece endüstriyel ölçekli baz yağ rafinerilerinde işlenmesine müsaade edilmektedir. Ülkemizde de benzer bir uygulama yapılmalıdır.
AB Mevzuatı’na uyum yasaları çerçevesinde 21 Ocak 2004 tarihinde yayınlanan Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, ülke gerçekleri, sektörün beklentileri ve “Özel Atık Yönetimi Alanında Türkiye’nin Kapasitesinin Güçlendirilmesine İlişkin Türk – Alman Eşleştirme Projesi” kapsamında yürütülen çalışmalar sonucunda, 30 Temmuz 2008 tarihinde yenilenerek yürürlüğe koyuldu.
Avrupa ülkelerindeki toplama miktarları ile ilgili edinilen bilgilere göre atık yağ toplama oranın en yüksek olduğu ülkelerin İngiltere ve Almanya en düşük olan ülkenin ise Yunanistan olduğu görülmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde toplanan atık yağların 24 % ünün ürün olarak geri kazanım, 48 %’inin enerji değerinden yararlanmak üzere geri kazanım işlemlerine tabi tutulduğunu 28%’inin ise kayıt altına alınamadığını görülmektedir. CONCAWE (Conservation of Clean Air and Water in Europe( Report no:5/96)
Türkiye’de yıllık 250 bin ton atık yağ oluştuğu kabul edilirse bunun yaklaşık 14% ‘ünün kayıt altına alındığı görülmektedir. 2007 verilerine göre toplanan atık yağların 7 %’si ürün olarak geri kazanım, 7 %’inin enerji değerinden yararlanmak üzere geri kazanım işlemlerine tabi tutulduğunu 86 %’inin ise kayıt altına alınamadığını görülmektedir.
AB üyesi ülkelerde toplam Baz Yağ Rafinerisi sayısı 20’dir. Sadece Ülkemizde Rafinasyon ve Rejenerasyon tesisi lisansına sahip 20 işletme bulunuyor olması ise dikkat çekicidir.
AB üyesi ülkeler tarafından uygulanan ve desteklenen “Atık Yağ Geri Kazanım Faaliyetleri” modern teknolojilerle yenilenen, atık yağdan üretim yapan işletmelere ciddi sorumluluklar yükleyen “Kalite Güvence Sistemi” içinde bir yapılanmadır. Bu çerçevede AB uygulamalarında atık madeni yağların sadece endüstriyel ölçekli baz yağ rafinerilerinde işlenmesine müsaade edilmektedir. Ülkemizde de benzer bir uygulama yapılmalıdır.
Yeni yönetmeliğin çevresel ve sektörel katkıları ne olacaktır?
Yeni yayınlanan Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği’nin eski Yönetmelikte net olmayan veya eksik olan hususları ortadan kaldıracak nitelikte düzenlemeler içerdiğini görmekteyiz. Yönetmeliğin hazırlanma sürecinde, Bakanlık yetkilileri yapılan önerileri dikkate alarak önemli düzenlemeler yaptı. Bu çalışmalar sonunda tarafların ortak mutabakatı ile yayınlanan Yönetmeliğin, sektörün beklentileri ve isteklerine cevap vermesini temenni ediyoruz.
Atık yağların, yaygın bir biçimde basit filtreleme ve renk açma işlemlerinden sonra içerisinde bulunan kirletici maddeler ve oksidasyon ürünleri temizlenmeksizin yasa dışı uygulamalara konu edilen faaliyetlerin boyutunun yaklaşık 50-200 milyon dolar büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor. Bu tür lisanslı/lisanssız işletmeler tarafından toplanan ve geri kazanıldığı ifade edilerek piyasaya sürülen rafine edilmemiş atık yağların, çevreye verdiği zararların toprak, hava ve su kirliliğine yol açtığı ve insan hayatını tehdit eder nitelikte etkileri olduğu biliniyor.
Yeni Yönetmelikle, sektörün önemli problemlerinden olan kalitesiz veya düşük kaliteli yağ üretiminin önüne geçilmek üzere önemli düzenlemelerin yapıldığı görülüyor. Bu şekilde atık yağları kullanarak gerekli koruma özelliğine sahip olmayan yağların kullanması sonucu kullanım ömrü kısalan araç ve makinalara verilen zararın önüne geçilecek, standart dışı ve kontrolsüz geri kazanım sonucu meydana gelecek çevre kirliliğine mani olunacaktır.
Yeni Yönetmelikte yapılan düzenlemeyle, “Rafinasyon ve Rejenerasyon Tesisleri” olarak yeniden tanımlanan tesislerin 75/439/EEC sayılı AB Atık Yağlar Direktifi’nde belirtilen nitelikte rafinasyon ve rejenerasyon yaparak, orijinal baz yağ kalitesinde ürün imal etmesi zorunluluklarının bulunduğu görülüyor. Bu zorunluluk piyasaya sürülecek ürünün insan ve çevre sağlığını tehdit eder nitelikte kirletici içermeyen bir madeni yağ olmasını zorunlu kılıyor. Bu tesislerde kullanılacak teknolojinin ve tesisin teknik kriterlerinin belirlenmesinin ve zorunlu standart olarak yayınlanmasının Yönetmeliğin işleyişini kolaylaştıracağını düşünmekteyiz.
Atık yağdan üretilecek ürün ile ilgili Yönetmelikte yapılan düzenlemeler, insan ve çevre sağlığını tehdit eden baz yağ üretiminin önüne geçecek nitelikte. Ancak denetimde yaşanabilecek yetersizlikler, bu Yönetmeliğin işleyişini tehlikeye sokacaktır.
Yönetmeliğin 23. maddesinde belirtilen “Rafinasyon ve Rejenerasyon Tesisleri”nin lisanslandırılması işinin, EPDK tarafından yapılacak olmasının önemli bir anlamı olacaktır. Sahada yaygın bir denetim ekibine sahip olan EPDK’nın yapacağı lisansa uygun faaliyetin devamına yönelik kontrollerin, Yönetmeliğin işleyişine önemli katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Yeni Yönetmeliğin hedeflenen amaca ulaşması için; yapılan tüm düzenlemelere rağmen yasal olmayan yollardan; atık yağları toplayan, rengini açarak piyasaya süren, kamyon garajlarında veya fuel oile katılmak sureti ile yakıt olarak satmaya devam eden lisanlı ve lisanssız işletmelerin faaliyetlerinin, önümüzdeki dönemde adli ve idari makamlarca daha etkin bir şekilde kontrol edilerek denetim alınması gerekiyor.
Atık yağların, yaygın bir biçimde basit filtreleme ve renk açma işlemlerinden sonra içerisinde bulunan kirletici maddeler ve oksidasyon ürünleri temizlenmeksizin yasa dışı uygulamalara konu edilen faaliyetlerin boyutunun yaklaşık 50-200 milyon dolar büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor. Bu tür lisanslı/lisanssız işletmeler tarafından toplanan ve geri kazanıldığı ifade edilerek piyasaya sürülen rafine edilmemiş atık yağların, çevreye verdiği zararların toprak, hava ve su kirliliğine yol açtığı ve insan hayatını tehdit eder nitelikte etkileri olduğu biliniyor.
Yeni Yönetmelikle, sektörün önemli problemlerinden olan kalitesiz veya düşük kaliteli yağ üretiminin önüne geçilmek üzere önemli düzenlemelerin yapıldığı görülüyor. Bu şekilde atık yağları kullanarak gerekli koruma özelliğine sahip olmayan yağların kullanması sonucu kullanım ömrü kısalan araç ve makinalara verilen zararın önüne geçilecek, standart dışı ve kontrolsüz geri kazanım sonucu meydana gelecek çevre kirliliğine mani olunacaktır.
Yeni Yönetmelikte yapılan düzenlemeyle, “Rafinasyon ve Rejenerasyon Tesisleri” olarak yeniden tanımlanan tesislerin 75/439/EEC sayılı AB Atık Yağlar Direktifi’nde belirtilen nitelikte rafinasyon ve rejenerasyon yaparak, orijinal baz yağ kalitesinde ürün imal etmesi zorunluluklarının bulunduğu görülüyor. Bu zorunluluk piyasaya sürülecek ürünün insan ve çevre sağlığını tehdit eder nitelikte kirletici içermeyen bir madeni yağ olmasını zorunlu kılıyor. Bu tesislerde kullanılacak teknolojinin ve tesisin teknik kriterlerinin belirlenmesinin ve zorunlu standart olarak yayınlanmasının Yönetmeliğin işleyişini kolaylaştıracağını düşünmekteyiz.
Atık yağdan üretilecek ürün ile ilgili Yönetmelikte yapılan düzenlemeler, insan ve çevre sağlığını tehdit eden baz yağ üretiminin önüne geçecek nitelikte. Ancak denetimde yaşanabilecek yetersizlikler, bu Yönetmeliğin işleyişini tehlikeye sokacaktır.
Yönetmeliğin 23. maddesinde belirtilen “Rafinasyon ve Rejenerasyon Tesisleri”nin lisanslandırılması işinin, EPDK tarafından yapılacak olmasının önemli bir anlamı olacaktır. Sahada yaygın bir denetim ekibine sahip olan EPDK’nın yapacağı lisansa uygun faaliyetin devamına yönelik kontrollerin, Yönetmeliğin işleyişine önemli katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Yeni Yönetmeliğin hedeflenen amaca ulaşması için; yapılan tüm düzenlemelere rağmen yasal olmayan yollardan; atık yağları toplayan, rengini açarak piyasaya süren, kamyon garajlarında veya fuel oile katılmak sureti ile yakıt olarak satmaya devam eden lisanlı ve lisanssız işletmelerin faaliyetlerinin, önümüzdeki dönemde adli ve idari makamlarca daha etkin bir şekilde kontrol edilerek denetim alınması gerekiyor.
Yönetmeliğe aykırı uygulamaların cezası var mıdır?
Atık yağlarının Çevre ve Orman Bakanlığınca yayınlanan Yönetmeliğe aykırı bir şekilde satılması, yakılması veya imha edilmesi yönetmelikle yasaklanmış olup aksi uygulamalar; 9/8/1983 tarih, 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 12. ve 26. maddelerinde belirtilen hükümler çerçevesinde 3 milyon 466 bin Yeni Türk Lirası’na varan miktarda idari para cezası, 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.
Çevre Kanunu’nda Belirtilen Cezaları hava, su, toprak kirliği ve atıklara verilen cezalar şeklinde gruplamak mümkündür.
Hava Kirliliğine İlişkin Cezalar
Motorlu taşıtlara verilecek cezalar
Kanunun ek 4’üncü maddesi uyarınca emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahiplerine 577 Yeni Türk Lirası, yönetmeliklerle belirlenen standartlara aykırı emisyona sebep olan motorlu taşıt sahiplerine 1.155 Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/a)
Su Kirliliğine İlişkin Cezalar
Tesislere verilecek cezalar
b) İçme ve kullanma sularında
Çevre Kanunu’nun 9’uncu maddesi uyarınca belirlenen koruma esaslarına aykırı olarak içme ve kullanma suyu koruma alanlarına, kaynağın kendisine ve bu kaynağı besleyen yerüstü ve yeraltı sularına, sulama ve drenaj kanallarına atık boşaltanlara 55.469 Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/n/Birinci paragraf)
Toprak Kirliliğine İlişkin Cezalar
Atıkları toprağa verenlere uygulanacak cezalar
Tesislere verilecek cezalar
Kanunda ve yönetmelikte öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 27.734 Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/j/Birinci paragraf)
Atıklara İlişkin Cezalar
Tehlikeli atıklara ilişkin cezalar
Gerçek Kişiler
Çevre Kanunu’nda ve ilgili yönetmeliklerde öngörülen yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak tehlikeli atıkları toplayan, ayıran, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, yeniden kullanan, taşıyan, ambalajlayan, etiketleyen, bertaraf eden ve ömrü dolan tehlikeli atık bertaraf tesislerini kurallara uygun olarak kapatmayanlara 115.561 Yeni Türk Lirası’ndan 1.155.616 Yeni Türk Lirası’na kadar idarî para cezası verilir. (Madde 20/v)
Kurum, kuruluş ve işletmeler (22/6/206 tarihli ve 26206 sayılı Resmi Gazete’de değiş.) (a) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentlerindeki cezalar kurum, kuruluş ve işletmelere üç katı olarak verilir. (Madde 20/İkinci fıkra)
Tehlikeli atık mali sorumluluk sigortası yaptırmayanlara verilecek cezalar: Tehlikeli atıkların toplanması, taşınması, geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı faaliyetlerinde bulunup da, mesleki faaliyetleri nedeniyle oluşacak bir kaza dolayısıyla üçüncü şahıslara verebilecekleri zararlara karşı tehlikeli atık mali sorumluluk sigortasını yaptırmayanlara 27.734 Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/p)
Adlî nitelikteki cezalar(1) Madde 26 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/18 md.)
Bu kanunun 12’nci maddesinde öngörülen bildirim ve bilgi verme yükümlülüğüne aykırı olarak yanlış ve yanıltıcı bilgi verenler, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu kanunun uygulanmasında yanlış ve yanıltıcı belge düzenleyenler ve kullananlar hakkında, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümleri uygulanır.
Çevre Kanunu’nda Belirtilen Cezaları hava, su, toprak kirliği ve atıklara verilen cezalar şeklinde gruplamak mümkündür.
Hava Kirliliğine İlişkin Cezalar
Motorlu taşıtlara verilecek cezalar
Kanunun ek 4’üncü maddesi uyarınca emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahiplerine 577 Yeni Türk Lirası, yönetmeliklerle belirlenen standartlara aykırı emisyona sebep olan motorlu taşıt sahiplerine 1.155 Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/a)
Su Kirliliğine İlişkin Cezalar
Tesislere verilecek cezalar
b) İçme ve kullanma sularında
Çevre Kanunu’nun 9’uncu maddesi uyarınca belirlenen koruma esaslarına aykırı olarak içme ve kullanma suyu koruma alanlarına, kaynağın kendisine ve bu kaynağı besleyen yerüstü ve yeraltı sularına, sulama ve drenaj kanallarına atık boşaltanlara 55.469 Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/n/Birinci paragraf)
Toprak Kirliliğine İlişkin Cezalar
Atıkları toprağa verenlere uygulanacak cezalar
Tesislere verilecek cezalar
Kanunda ve yönetmelikte öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 27.734 Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/j/Birinci paragraf)
Atıklara İlişkin Cezalar
Tehlikeli atıklara ilişkin cezalar
Gerçek Kişiler
Çevre Kanunu’nda ve ilgili yönetmeliklerde öngörülen yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak tehlikeli atıkları toplayan, ayıran, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, yeniden kullanan, taşıyan, ambalajlayan, etiketleyen, bertaraf eden ve ömrü dolan tehlikeli atık bertaraf tesislerini kurallara uygun olarak kapatmayanlara 115.561 Yeni Türk Lirası’ndan 1.155.616 Yeni Türk Lirası’na kadar idarî para cezası verilir. (Madde 20/v)
Kurum, kuruluş ve işletmeler (22/6/206 tarihli ve 26206 sayılı Resmi Gazete’de değiş.) (a) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentlerindeki cezalar kurum, kuruluş ve işletmelere üç katı olarak verilir. (Madde 20/İkinci fıkra)
Tehlikeli atık mali sorumluluk sigortası yaptırmayanlara verilecek cezalar: Tehlikeli atıkların toplanması, taşınması, geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı faaliyetlerinde bulunup da, mesleki faaliyetleri nedeniyle oluşacak bir kaza dolayısıyla üçüncü şahıslara verebilecekleri zararlara karşı tehlikeli atık mali sorumluluk sigortasını yaptırmayanlara 27.734 Türk Lirası idarî para cezası verilir. (Madde 20/p)
Adlî nitelikteki cezalar(1) Madde 26 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/18 md.)
Bu kanunun 12’nci maddesinde öngörülen bildirim ve bilgi verme yükümlülüğüne aykırı olarak yanlış ve yanıltıcı bilgi verenler, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu kanunun uygulanmasında yanlış ve yanıltıcı belge düzenleyenler ve kullananlar hakkında, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümleri uygulanır.
Geçen yıl kategori testi yaptıran işletme bu testi her yıl yenilemeli midir?
Kategori belirlemek amacı ile yaptırılan testin işletmede kullanılan yağ türünün değişmiyor olması kaydıyla bir defa yaptırılması yeterlidir. Atık yağlarının toplama ve bertarafını Yetkilendirilmiş kuruluşlar, işleme veya bertaraf tesisleri tarafından yaptırılan atık yağ üreticileri tekrar bir analiz yaptırmaya gerek olmadan Yetkilendirilmiş kuruluş, işleme veya bertaraf tesislerinin yaptırmış olduğu analizleri kullanabilirler.