Yeni yayınlanan Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği’nin eski Yönetmelikte net olmayan veya eksik olan hususları ortadan kaldıracak nitelikte düzenlemeler içerdiğini görmekteyiz. Yönetmeliğin hazırlanma sürecinde, Bakanlık yetkilileri yapılan önerileri dikkate alarak önemli düzenlemeler yaptı. Bu çalışmalar sonunda tarafların ortak mutabakatı ile yayınlanan Yönetmeliğin, sektörün beklentileri ve isteklerine cevap vermesini temenni ediyoruz.
Atık yağların, yaygın bir biçimde basit filtreleme ve renk açma işlemlerinden sonra içerisinde bulunan kirletici maddeler ve oksidasyon ürünleri temizlenmeksizin yasa dışı uygulamalara konu edilen faaliyetlerin boyutunun yaklaşık 50-200 milyon dolar büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor. Bu tür lisanslı/lisanssız işletmeler tarafından toplanan ve geri kazanıldığı ifade edilerek piyasaya sürülen rafine edilmemiş atık yağların, çevreye verdiği zararların toprak, hava ve su kirliliğine yol açtığı ve insan hayatını tehdit eder nitelikte etkileri olduğu biliniyor.
Yeni Yönetmelikle, sektörün önemli problemlerinden olan kalitesiz veya düşük kaliteli yağ üretiminin önüne geçilmek üzere önemli düzenlemelerin yapıldığı görülüyor. Bu şekilde atık yağları kullanarak gerekli koruma özelliğine sahip olmayan yağların kullanması sonucu kullanım ömrü kısalan araç ve makinalara verilen zararın önüne geçilecek, standart dışı ve kontrolsüz geri kazanım sonucu meydana gelecek çevre kirliliğine mani olunacaktır.
Yeni Yönetmelikte yapılan düzenlemeyle, “Rafinasyon ve Rejenerasyon Tesisleri” olarak yeniden tanımlanan tesislerin 75/439/EEC sayılı AB Atık Yağlar Direktifi’nde belirtilen nitelikte rafinasyon ve rejenerasyon yaparak, orijinal baz yağ kalitesinde ürün imal etmesi zorunluluklarının bulunduğu görülüyor. Bu zorunluluk piyasaya sürülecek ürünün insan ve çevre sağlığını tehdit eder nitelikte kirletici içermeyen bir madeni yağ olmasını zorunlu kılıyor. Bu tesislerde kullanılacak teknolojinin ve tesisin teknik kriterlerinin belirlenmesinin ve zorunlu standart olarak yayınlanmasının Yönetmeliğin işleyişini kolaylaştıracağını düşünmekteyiz.
Atık yağdan üretilecek ürün ile ilgili Yönetmelikte yapılan düzenlemeler, insan ve çevre sağlığını tehdit eden baz yağ üretiminin önüne geçecek nitelikte. Ancak denetimde yaşanabilecek yetersizlikler, bu Yönetmeliğin işleyişini tehlikeye sokacaktır.
Yönetmeliğin 23. maddesinde belirtilen “Rafinasyon ve Rejenerasyon Tesisleri”nin lisanslandırılması işinin, EPDK tarafından yapılacak olmasının önemli bir anlamı olacaktır. Sahada yaygın bir denetim ekibine sahip olan EPDK’nın yapacağı lisansa uygun faaliyetin devamına yönelik kontrollerin, Yönetmeliğin işleyişine önemli katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Yeni Yönetmeliğin hedeflenen amaca ulaşması için; yapılan tüm düzenlemelere rağmen yasal olmayan yollardan; atık yağları toplayan, rengini açarak piyasaya süren, kamyon garajlarında veya fuel oile katılmak sureti ile yakıt olarak satmaya devam eden lisanlı ve lisanssız işletmelerin faaliyetlerinin, önümüzdeki dönemde adli ve idari makamlarca daha etkin bir şekilde kontrol edilerek denetim alınması gerekiyor.